Kozmosun uçsuz bucaksız ve gizemli genişliğinde, evrenimizin neden hızlanarak genişlediği sorusu onlarca yıldır bilim insanlarının kafasını kurcalıyor. Geleneksel teoriler, bu genişlemeyi yönlendirmiş bir gizemli güç olan karanlık enerjiyi içeren açıklamalar önermiştir, ancak Hindistan Teknoloji Enstitüsü’nde (IIT) doktora yapan Naman Kumar’ın çığır açan yeni teorisi, tamamen farklı bir olasılık önermektedir: “Şeytani İkiz bir evrenin varlığı.” Kumar’ın yakın zamanda iki önemli araştırma makalesinde detaylandırılan teorisi, evrenimizin tek başına bir varlık olduğu yönündeki geleneksel görüşe meydan okuyor. Bunun yerine, evrenimizin eşleştirilmiş bir sistemin parçası olabileceğini öne sürüyor. Evrenimizin ve ikizinin birbirlerini derin şekillerde etkilediği dolaşık bir ikili. Bu kavramın kökleri kuantum mekaniğinin özelliklerine, özellikle de dolanıklık olgusuna dayanmaktadır. Kuantum dünyasında, parçacıklar kendiliğinden çiftler halinde ortaya çıkabilir, örneğin elektron ve onun antimadde karşılığı olan ‘pozitron’ gibi. Bu parçacıklar dolaşıktır, yani bir parçacıkta meydana gelen değişiklikler, birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar diğerini anında etkiler. Naman Kumar bu fikri bir adım daha ileri götürerek, belirli kozmik koşullar altında tüm evrenlerin dolaşık çiftler olarak doğabileceğini öne sürüyor. Kumar’ın teorisi tamamen emsalsiz değildir. Kanada’daki Perimeter Teorik Fizik Enstitüsü’nden ünlü fizikçiler Latham Boyle, Kieran Finn ve Neil Turok tarafından önerilen daha önceki hipotezlerle benzerlik göstermektedir. Bu bilim insanları, evrenimizin zamanda geriye doğru işleyen bir ayna görüntüsü ikizine sahip olabileceğini teorize ettiler. Bu ‘anti-evren’, ters yüklere ve ayna görüntüsü parçacıklara sahip olacak ve her bir evrenin diğerinin özelliklerini ve davranışını etkilediği kozmik bir dans oluşturacaktı. Ancak Naman Kumar’ın çalışması bu kavrama kuantum bilgi teorisi merceğinden yeni bir yorum getiriyor. Kumar, simetrik olmayan iki sistemdeki olasılık dağılımları arasındaki farkları ölçen bir ‘göreli entropi’ fikrini kullanıyor. Bu durumda, mevcut sistemler, bizim evrenimiz ve onun zaman içinde tek bir noktada birbirine bağlanmış ikizi olacaktır.
Naman Kumar, eğer böyle bir ikiz evren varsa, bunun bizimkiyle öyle dolanık bir şekilde olacağını ve her iki sistemin enerjisinin doğal olarak hızla genişleyen bir kozmosla sonuçlanacağını öne sürmektedir. Kumar’ın yenilikçi yaklaşımı, ‘Şeytani İkiz’ evreniyle sınırlı kalmıyor. Naman Kumar ayrıca sicim teorisinde yer alan ve ‘bran’ olarak bilinen daha yüksek boyutlu sınırlarla ilgili bir kavramı da araştırıyor. Sicim teorisine göre, evrenimiz daha yüksek boyutlu bir uzayda yüzen üç boyutlu bir dal olabilir. Kumar, bu dallar üzerindeki gerilimi değiştirerek, uzayzamanın genişlemesinin hızlanabileceğini ve evrenin gözlemlenen hızlı genişlemesi için ek bir açıklama sunabileceğini öne sürüyor. Kuantum mekaniğini daha yüksek boyutlu teorilerle birleştiren bu ikili yaklaşım, kozmolojideki en derin sorulardan bazılarına yeni bir bakış açısı sağlıyor. Evrenin hızlanan genişlemesini tek başına karanlık enerjinin yönlendirdiği şeklindeki yerleşik düşünceye meydan okuyor ve evrenimizin kaderinin gizemli bir ikizin kaderiyle içsel olarak bağlantılı olduğu ihtimalini ortaya çıkarıyor. Naman Kumar’ın ‘Şeytani İkiz’ teorisi, spekülatif bir fikirden çok daha fazlası; evrenimizin en şaşırtıcı gizemlerinden bazılarını en ileri teorik fizikle uzlaştırmaya yönelik cesur bir girişim. Kumar, evrenimizin ters zamanda işleyen bir ikizi olabileceğini ve bunların dolanıklığının kozmik genişlemeden sorumlu olabileceğini öne sürerek, evreni ve kökenlerini nasıl anladığımızın sınırlarını zorluyor. Kozmosun gizemlerini derinlemesine araştırdıkça, Naman Kumar’ınki gibi teoriler bize evrenin hayal edebileceğimizden çok daha garip ve karmaşık olduğunu hatırlatıyor. ‘Şeytani İkiz’ evren var olsun ya da olmasın, bu tür fikirlerin araştırılması gerçekliğin temel doğasına ilişkin anlayışımızı ilerletmek açısından çok önemlidir. Kumar’ın çalışması, bilimdeki büyük soruların üstesinden gelmek için gereken üretkenliği ve cesur düşünceyi örneklemektedir. Bu çalışma, tüm genişliği ve gizemiyle evrenin hala ortaya çıkarılmayı bekleyen pek çok sırrı barındırdığını hatırlatıyor. Bu fikirleri keşfetmeye devam ettikçe, evrenimizin nihai kaderini ve belki de ‘Şeytani İkizi’nin yazgısını çözmeye daha da yaklaşacağız.