The Wall Street Journal’ın haberine göre, bilim insanları küresel ısınmanın Kuzey Kutbu üzerindeki etkilerine karşı koymak için çeşitli jeomühendislik stratejilerini araştırıyor. Bu teknikler güneş ışığını uzaya geri yansıtarak bölgeyi soğutmayı amaçlıyor. Bu deneylerden biri, suyun yüzeye pompalanmasını ve burada donarak Kuzey Kutbu karının üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturmasını içerecek. Bir diğer yaklaşım yöntemi ise zararlı güneş ışınlarını saptırmak için kar yüzeylerine yansıtıcı cam boncuklar saçılması olacak. Hollandalı bir start-up olan Arctic Reflections da Kuzey Kutbu’nu yeniden dondurma çabalarına katılıyor. Şirket, “Kuzey Buz Denizi boyunca stratejik olarak seçilmiş yerlere” deniz suyu pompalamayı deniyor. Amaçları, kışın buzu kalınlaştırarak Kuzey Kutbu buzunu ısı kalkanı olarak eski haline getirmek. Arctic Reflections CEO’su Fonger Ypma, “Hollanda’nın buz pateni maratonları için buz pistleri inşa etmeye çalışması bizim için ilham kaynağı oldu” dedi. Yenilikçi stratejilere rağmen, bu jeomühendislik müdahaleleri eleştirilerle de karşı karşıya. Eleştirmenler, bu tür teknolojik düzeltmelerin, asıl görev olan karbonsuzlaştırmadan uzaklaştırdığını ve potansiyel olarak yayılmaya doğru kaygan bir eğime yol açabileceğini savunuyor.
Imperial College London’da iklim bilimci olan Martin Siegert, tüm bu tartışmayı “kesinlikle çılgınlık” olarak nitelendirdi. Bu önerilerin son zamanlarda gördüğü ilgiye şaşırdığını ifade eden Siegert, bunlara meydan okumanın zamanının geldiğine inanıyor. Karşı çıkanlarla göz göze gelinmesine rağmen, bu jeomühendislik fikirleri bilim camiasında ilgi görmeye başladı. NASA’da iklim bilimci olan Ken Mankoff, potansiyel tartışmalara ilişkin uyarılara rağmen, Aralık 2023’te kutup jeomühendisliği üzerine bir çalıştay düzenledi. Mankoff, kutup bilimcileri arasında iklim değişikliğinin etkilerinin ele alınmasının aciliyeti konusunda anlaşmazlıktan çok mutabakat olduğunu savunuyor. Yeniden dondurma stratejilerinin ötesinde, ısınan akıntıların buzulları eritmesini engellemek için devasa sualtı perdeleri kurmak veya buz tabakalarının tabanından su çekmek için kilometrelerce dikey buzda sondaj kuyuları açmak gibi başka müdahaleler de önerilmektedir. Ancak bu öneriler elbette önemli pratik, siyasi ve düzenleyici zorluklarla karşı karşıya. Örneğin, Antarktika’da yapılacak herhangi bir jeomühendislik çalışması için Antarktika Antlaşması Sistemi’ne üye 57 ülkenin tamamının onayı gerekecektir ki bu da oldukça zorluklarla dolu bir süreç olabilir. Bilim insanları, buzullardaki erime ile ilgili en azından durduramasalar bile yavaşlatma konusunda ne tür çalışmalar yapacaklar zamanla hep beraber göreceğiz. Keşke, küresel ısınma gibi dünyanın başına bela olmuş bir olguyla uğraşmak ve buzulların erimesine engel olmaya çalışmak zorunda kalmasaydık. Bu durum hepimizin suçu.