Son bilimsel araştırmalar, organ nakillerinin kişilik ve cinsel yönelimde önemli değişimler de dahil olmak üzere beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini göstermektedir. 47 kişiyi kapsayan bir çalışma, nakledilen organdan bağımsız olarak, şaşırtıcı bir şekilde %89’unun ameliyat sonrası kişilik değişiklikleri yaşadığını ortaya koymuştur. Bu değişiklikler; yemek tercihleri, ilişki dinamikleri ve kariyer ilgi alanlarındaki farklılıkları kapsamaktadır. Çalışma Colorado Üniversitesi’nden bir ekip tarafından yürütülmüş ve bu yılın başlarında Transplantology dergisinde yayınlanmıştır. Katılımcıların önemli bir kısmı, nakil sonrası sosyal ve cinsel uyumun artması ve ruhani ya da dini deneyimler gibi değişiklikler yaşadıklarını bildirmiştir. İlginç bir şekilde, 47 katılımcıdan altısı cinsel yönelimlerinde değişiklikler olduğunu belirtmiştir.
Hatta bazı alıcılar, organ donörlerinden anılar edindiklerini iddia etmişlerdir. Bununla birlikte, bildirilen tüm değişiklikler olumlu olmamış, bazı katılımcılar depresyon, anksiyete ve cinsel işlev bozukluğu gibi olumsuz etkilerle karşılaşmıştır. Colorado Üniversitesi’nde klinik profesörü ve çalışmanın ortak yazarı olan Mitch Liester, bu değişiklikler için daha basit bir açıklama önerdi. Liester, “Bu değişikliklerin çoğu, kişiliğin donörden alıcıya aktarılmasından ziyade, ameliyat sonrasında fiziksel sağlığın iyileşmesinden kaynaklanmış olabilir” dedi. Bu bakış açısı, nakil sonrası kişilikteki şaşırtıcı değişimlere alternatif bir anlayış sunuyor. Araştırmacılar, küçük bir katılımcı havuzu ve potansiyel seçim önyargısı dahil olmak üzere çalışmalarının kısıtlamalarını kabul etmişlerdir. Bu kısıtlamalara rağmen sonuçlar, organ nakillerinin sağlık iyileştirmelerinin ötesinde derin etkileri olabileceğini göstermektedir. Ekip, bunu tam olarak anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu vurguladı.