İnsan embriyolarının DNA’sını değiştirmek için CRISPR teknolojisini kullanarak 2018 yılında küresel bir kargaşaya neden olan Çinli bilim adamı He Jiankui, üç yıllık hapis cezasını çektikten sonra araştırmalarına tekrardan başladı. 2019 yılında tıbbi düzenlemeleri ihlal etmekten hüküm giyen Jiankui’nin deneyleri, bilim insanları, etik uzmanları ve düzenleyiciler tarafından önemli bilimsel ve etik ihlaller nedeniyle geniş çapta eleştirilmişti. Tahliyesinden on sekiz ay sonra, bir kez daha insan embriyolarında gen düzenleme üzerinde çalışıyor. Japonya’da faaliyet gösteren Mainichi Shimbun isimli gazeteye verdiği röportajda Jiankui, araştırmaları için ıskartaya çıkarılmış insan embriyolarını kullanmayı planladığını doğrulayarak ulusal ve uluslararası kurallara sıkı sıkıya bağlı kalacağına söz verdi. Genetiği değiştirilmiş ikiz kızların doğumuyla ilgili 2018’deki olayın tekrarlanacağına dair söylentileri reddetti.
Mevcut araştırması, insan embriyolarına uygulanan gen düzenleme teknikleri yoluyla, Duchenne kas distrofisi gibi genetik bozuklukların yanı sıra ailesel Alzheimer hastalığını tedavi etmeyi amaçlıyor. Jiankui, genleri doğum öncesinde düzenlenen ikiz kızların ve 2019’da doğan üçüncü bir çocuğun “tamamen sağlıklı olduklarını ve büyümelerinde herhangi bir sorun olmadığını” belirtti. Mainichi Shimbun isimli gazete ile yaptığı görüşmede, bir analizin “tıbbi amaç dışında genlerde herhangi bir değişiklik olmadığını” gösterdiğini ve genom düzenlemenin güvenli olduğuna dair kanıt sunduğunu açıkladı. Bilim adamı, araştırması nedeniyle tepkiyle karşılaşmasına rağmen önceki çalışmaları için çok az pişmanlık duyduğunu ifade etti. Jiankui hapisten çıktığından beri üç laboratuvarda gen düzenleme araştırmalarına devam ediyor. Çalışmalarının nadir görülen genetik bozuklukların tedavi prosedürlerine katkıda bulunacağını umuyor. Mevcut araştırmasının etik normlara ve yönetmeliklere sıkı sıkıya bağlı olduğu konusunda güvence veren Jiankui, “Sağlıklı çocuklar isteyen ailelere yardımcı olduğum için gurur duyuyorum” dedi. Gelecekte, toplumun bu tür “genetik mühendisliğini” eninde sonunda kabul edeceğine inanıyor.