Hızla gelişen teknoloji dünyasında çok az isim Susan Wojcicki’ninki kadar silinmez bir iz bırakmıştır. YouTube’un eski CEO’su ve Google’ın ilk çalışanlarından biri olan Wojcicki’nin dijital ortama katkıları devrim niteliğindeydi. Trajik bir şekilde, dünya, bu teknoloji dehasını akciğer kanseriyle iki yıl süren cesur bir savaşın ardından 56 yaşında kaybetti. Susan Wojcicki’nin hikayesi yenilikçilik ve kararlılık üzerine kurulmuştur. Silikon Vadisi’nde tanınan bir isim haline gelmeden önce Wojcicki’nin garajı, yeni kurulan Google için beklenmedik bir merkez görevi görüyordu. Kendisi ilk günlerde, Google’ın kurucu ortakları Larry Page ve Sergey Brin’e arama motorlarını inşa edebilecekleri bir alan sağladı. Bu mütevazı başlangıçtan sonra Wojcicki, Google’ın ilk pazarlama müdürü oldu ve internette devrim oluşturacak markanın şekillenmesine yardımcı oldu. Vizyoner düşünceleri bununla da kalmadı. Wojcicki, Google Görsel Arama’nın geliştirilmesinde etkili oldu ve çevrimiçi reklamcılığı başka bir boyuta taşımış bir platform olan Google AdSense’in ilk ürün müdürüydü. Ancak belki de en kalıcı mirası, çevrimiçi içeriğin manzarasını sonsuza dek değiştirecek bir hamle olan 2006 yılında YouTube’un satın alınmasındaki rolüdür. Wojcicki 2014 yılında YouTube’un CEO’su olarak atandı ve dijital kültürün merkez üssü haline gelen bir platformun dizginlerini eline aldı. Onun liderliğinde YouTube küresel bir güç merkezi haline geldi ve Google için önemli bir gelir kaynağı oldu. 2022’nin sonunda, YouTube reklamları tek başına 29 milyar doların üzerinde gelir elde ederek Google’ın toplam gelirinin %10’undan fazlasını oluşturdu. Rakamların ötesinde, Wojcicki’nin YouTube üzerindeki etkisi epey derindi. Üretkenliğin ve özgür ifadenin gelişebileceği bir alan oluştururken, içerik denetiminden yeni rakiplerin yükselişine kadar sayısız zorluğun üstesinden gelerek platformu yönlendirdi.
CEO olarak görev yaptığı süre, içerik oluşturucuları güçlendirmeye ve YouTube’u toplumun her kesiminden izleyici bulabileceği bir platform haline getirmeye olan derin bağlılığıyla dikkat çekti. Google ve YouTube’daki başarıları iyi belgelenmiş olsa da, Wojcicki aynı zamanda sosyal değişim için tutkulu bir savunucuydu. Teknolojide cinsiyet eşitliğinin sesli bir savunucusuydu ve sürekli olarak sektörde devam eden cinsiyet uçurumuna dikkat çekiyordu. Wojcicki’nin çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik etme çabaları, teknoloji dünyasının daha iyisini yapabileceğine ve yapması gerektiğine olan inancının bir göstergesiydi. Savunuculuğu yönetim kurulu odasının ötesine uzanıyordu. Wojcicki, ebeveyn izninin güçlü bir destekçisiydi ve yeni ebeveynlere çocuklarıyla bağ kurmaları için yeterli zaman sağlamanın sadece insani değil, aynı zamanda iş için de iyi olduğunu savunuyordu. Ayrıca mültecilerin haklarını savundu, platformunu onların kötü durumlarına dikkat çekmek için kullandı ve teknoloji topluluğundaki diğer kişileri de aynı şeyi yapmaya teşvik etti. Vefat haberinin yayılmasıyla birlikte dünyanın dört bir yanından taziye mesajları yağmaya başladı. Google’ın ana şirketi Alphabet’in şu anki CEO’su Sundar Pichai, Wojcicki’yi “Google tarihinin herkes kadar özü” olarak tanımladı ve dünya üzerindeki muazzam etkisi için onu övdü. Eşi Dennis Troper ise sosyal medya üzerinden paylaştığı içten bir mesajla onu sadece parlak bir zeka olarak değil aynı zamanda sevgi dolu bir anne ve eş olarak da andı. Susan Wojcicki’nin mirası; yenilikçilik, liderlik ve merhamet olarak tanımlanabilir. Bildiğimiz dijital dünyanın şekillenmesine yardımcı olan ve katkıları gelecek nesiller için teknoloji sektörünü etkilemeye devam eden bir öncü isim olarak anımsanacaktır. Onun hayatını ve kariyerini anarken, vizyon ve kararlılığın gücü ve bir kişinin dünya üzerinde oluşturabileceği derin etki her zaman hatırlanacaktır. Wojcicki bir keresinde şöyle demişti: “Yaptığınız işten gurur duymak, işiniz konusunda tutkulu olmak ve işinizin daha büyük bir şeyin parçası olduğunu bilmek önemlidir.” Hayatı bu sözlerin bir kanıtı niteliğindeydi. Yakın çevresi Wojcicki’yi, “teknoloji dünyasında iyilik için bir güç, yenilikçi olduğu kadar şefkatli bir lider ve dünyayı bulduğundan daha iyi bırakan bir kadın” şeklinde tanımlıyor.