Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), deniz taşımacılığında yüksek kükürtlü yakıtları azaltmak için 2020 yılında küresel bir standart uygulayarak kirlilikte önemli bir düşüşe öncülük etti. Ancak son araştırmalar, bu önlemin iklim değişikliğini istemeden de olsa kötüleştirmiş olabileceğini gösteriyor. Çalışma, yüksek sülfürlü yakıtlardan kaynaklanan aerosollerin, Güneş’ten gelen ısıyı engellediğini ve bunların azaltılmasının atmosferimizde daha fazla güneş radyasyonunun hapsolmasına yol açtığını buldu. Bu durum, 2023 yılının neden önemli bir farkla kayıtlara geçen en sıcak yıl olduğunu açıklayabilir. Araştırmacılar, sülfür emisyonları azaltıldıktan sonra Dünya atmosferindeki enerji değişimini hesaplamak için uydu gözlemleri ve bir kimyasal taşıma modeli kullandılar. Bu önlemin, nakliye rotaları boyunca atmosferdeki “insan aerosollerinin” varlığını azalttığını doğruladılar. Ayrıca, bölgeler arasında farklılıklar göstermekle birlikte, metrekare başına kabaca 0,2 watt’lık ortalama bir radyatif zorlama artışına neden oldu. Çalışmanın ortak yazarı Tianle Yuan bunu büyük bir rakam olarak tanımladı, özellikle de bir yıllık zaman dilimi içinde gerçekleştiği için. Çalışmanın bulguları önemli olmakla birlikte, bazı bilim insanları belirsizliklerin hala var olduğunu savunuyor.
Çalışmada yer almayan bir iklim bilimci olan Zeke Hausfather, “kirlilik kesintisi, kesinlikle son sıcaklığa katkıda bulunan bir faktör olsa da, 2023’ün rekor sıcaklıklarını yalnızca kısmen açıkladığını” belirtti. IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) kuralları, güneş ışınlarını uzaya geri yansıtan ve küresel ısınmayı maskeleyen aerosolleri oluşturan sülfür dioksit emisyonlarında %80’lik bir düşüş sağlamıştır. Araştırmacılar, IMO yakıt standartlarının 2020’den bu yana gezegenin toplam net ısı alımının %80’inden sorumlu olabileceğini tahmin ediyor. Bu etki, özellikle yoğun denizcilik hatlarında daha da belirgin hale gelmiştir. Edinburgh İklim Değişikliği Enstitüsü Direktörü Stuart Haszeldine, küresel sıcaklıklarla ilgili kesin tahminler yapmanın zor olduğunu, ancak eğilimin “çok açık, son derece endişe verici ve oldukça önemli” olduğunu belirtti. Çalışma ayrıca, güneş ışığını engellemek için atmosfere aerosol pompalanmasını içeren deniz bulutu parlatma gibi ‘güneş jeomühendisliği tekniklerine’ karşı da uyarıda bulunuyor. Bilim insanları, bu tekniklerin durdurulması halinde, küresel sıcaklıkların yeniden hızla yükseleceği bir “sonlandırma şoku” yaşanabileceğinden korkuyor. Gemicilik endüstrisinin sülfür emisyonlarını aniden düşürmesi, istemeden de olsa bu potansiyel etkiyi gösteren bir deney işlevi görmüş oldu.