Yakın zamanda yapılan çalışmalar, yüz tanıma teknolojileriyle ilişkili potansiyel gizlilik risklerinin altını çizdi. American Psychologist dergisinde yer alan bir rapor, yapay zekanın (AI), nötr yüzlerinin görüntülerini kullanarak bir bireyin siyasi inançlarını doğru bir şekilde belirleyebildiğini ortaya koyuyor. Bu tahminin kesinliği, iş görüşmelerinin çalışma performansını tahmin etmedeki başarı oranına ya da alkolün agresif davranışlar üzerindeki etkisine benzetiliyor. Araştırma, Stanford Üniversitesi İşletme Enstitüsü’nde öğretim üyesi olan ve örgütsel davranış alanında uzmanlaşan Michal Kosinski tarafından yürütüldü. Kosinski, yapay zeka sisteminden önce bir siyasi yönelim anketi dolduran 591 katılımcının yüzlerinin sayısal bir temsilini ya da parmak izini oluşturduğunu ortaya koydu. Bu parmak izleri daha sonra siyasi ideolojilerini tahmin etmek için yanıtlarını içeren bir veritabanıyla çapraz olarak referanslandırıldı. Kosinski, insanların fotoğraflarını internette yayınlayarak istemeden de olsa kişisel bilgilerini ifşa etmelerinden duyduğu endişeyi dile getirerek, “Bence insanlar sadece bir fotoğraf koyarak ne kadar çok şeyi ifşa ettiklerinin farkında değiller” dedi.
Cinsel yönelim, siyasi inançlar ve dini görüşler gibi kişisel verilerin korunmasının önemini vurguladı. Çalışma, katılımcıların net yüz görüntüleri için belirli bir şekilde hazırlanmalarını gerektirmiştir. Siyah tişörtler giydiler, tüm takıları, yüz kıllarını ve kozmetik ürünlerini çıkardılar ve saçlarını arkadan bağladılar. Araştırmacılar, bu görüntüleri incelemek ve farklı resimlerde tutarlı olan benzersiz yüz tanımlayıcılarını belirlemek için ‘VGGFace2’ yüz tanıma algoritmasını kullandılar ve bu tanımlayıcılar eşleşmeleri bulmak için veritabanındakilerle karşılaştırıldı. Ekip, yüz tanımlayıcılarını bir siyasi yönelim ölçeğinde çizmek ve daha önce görülmemiş yüzler için siyasi yönelimi tahmin etmek için doğrusal regresyon kullandı. Sonuçlar, muhafazakâr görüşlere sahip bireylerin genellikle daha büyük alt yüzlere sahip olduğunu göstermiştir. Bu durum, akademisyenlerin, kamuoyunun ve politika yapıcıların yüz tanıma teknolojisinin oluşturduğu potansiyel gizlilik risklerini ele almaları gerektiğinin altını çizdi. Çalışma, “yaygın biyometrik gözetim teknolojilerinin önceden düşünülenden daha tehdit edici olduğu” uyarısında bulundu.