Muhtemelen teknolojiyle ne kadar sık etkileşim kurduğunuzu fark edemez hale gelmişsinizdir. Peki ya teknoloji yarardan çok zarar veriyorsa? Artan sayıda şirket teknolojilerini güçlendirmek için yapay zekaya güvendikçe, otomatik pilot araba kazaları veya zararlı sosyal medya paylaşımlarını teşvik eden içerik moderasyon botları gibi tehlikeli yapay zeka işlev bozukluğu vakalarını daha fazla görüyoruz. Bu çatışmalar 2023 yılında hukuk sisteminde ortaya çıkmaya başlayacak ve yapay zekanın toplumumuzdaki rolünün tanımlanmasına yardımcı olacak. Programcılar, Aralık ayında Microsoft ve bazı iştirakleri aleyhine, internetteki mevcut kodlardan ödünç alınan ve oluşturucusuna atıfta bulunulmadan yapay zeka tarafından üretilen yazılımları kullandıkları gerekçesiyle toplu dava açtılar. Davaya göre, yapay zeka tarafından üretilen yazılımın sahibi olan Microsoft iştiraki ‘Copilot’; “binlerce, muhtemelen milyonlarca yazılım geliştiricisi tarafından sunulan lisansları görmezden geliyor, ihlal ediyor ve kaldırıyor, böylece benzeri görülmemiş bir ölçekte yazılım korsanlığı gerçekleştiriyor.
Henüz bir duruşma tarihi belirlenmedi, ancak davanın bir dönüm noktası olması ve YZ öğrenmesinin sınırlarını belirlemeye yardımcı olması muhtemel. Bir yapay zeka, hız cezası ile ilgili bir davada hukuk asistanı olarak görev yapıyor. Robot, dava boyunca ne söylemesi gerektiğini yönlendirmek için bir kulaklık aracılığıyla davalı ile konuşacak. Yapay zekâ botu, San Francisco merkezli ‘DoNotPay’ adlı girişim tarafından geliştirildi ve yapay zekâ süreci işe yaramazsa, tüm potansiyel para cezalarını karşılayacağını söylüyor. Şirket gizlilik nedeniyle davanın yerini ya da davalının adını açıklamadı. ‘Otonom Teknoloji’ kitabının yazarı Langdon Winner, “karşılıklı bağımlılık zincirini” insanlar ve teknoloji arasındaki özerklik eşitsizliklerine rağmen, zararlı ve çoğu zaman geri döndürülemez sonuçlarını detaylandıran deneyimlere rağmen ona olan bağımlılığımızın artmaya devam edeceği gerçeğini tanımlamaktadır. Winner, bu teknolojinin uygulanmasının “vizyonumuzu, beklentilerimizi ve akıllı yargılarda bulunma kapasitemizi defalarca şaşırttığını”, yani seçimlerimizin, argümanlarımızın değiştiğini ve “geçmişte tamamen güvenilir olan algısal düşünme kalıplarının artık bizi sistematik olarak yoldan çıkardığını” söylüyor. Başka bir deyişle; özerklik muhakememizi bulanıklaştırıyor, bizi daha güçlü değil daha zayıf yapıyor. Tüketiciler teknolojiye o kadar bağımlı hale geldiler ki, ortaya çıkabilecek tüm uyarılara rağmen onu kullanmaya, ona para harcamaya hatta yatırım yapmaya devam edecekler, çünkü sonucun kötü olması mümkün değil ve teknolojik gelişmelere yatırım yapanlar da hiçbir şey değişmemiş gibi bunu yapmaya devam edecekler.