Dijital otoriterliğe doğru artan eğilimi tüyler ürpertici bir şekilde hatırlatan Rusya ve Venezuela’nın şifreli mesajlaşma uygulaması Signal’e erişimi eş zamanlı olarak engellemesi, mahremiyet savunucuları ve ifade özgürlüğü savunucularından oluşan küresel toplulukta şok etkisine neden oldu. Rus haber servisi Interfax, ülkenin telekomünikasyon denetleme kurumu Roskomnadzor’un, Signal’in “terörist ve aşırılık yanlısı amaçlar” için kullanılmasını önleme ihtiyacını gerekçe göstererek kullanımını kısıtladığını duyurdu. Bu gerekçe tahmin edilebilir olmakla birlikte, Kremlin’in kendi sınırları içindeki dijital ortamı kontrol etmeye yönelik uzun süredir devam eden kampanyasında bir başka adım olarak gören birçok kişinin eleştirilerine neden oldu. Rusya’nın son yıllardaki sicili, özellikle şifreli iletişim sağlayan platformlar söz konusu olduğunda, artan bir sansür ve gözetim modelini ortaya koyuyor. Uçtan uca şifrelemesiyle tanınan bir mesajlaşma uygulaması olan Signal’i kısıtlayan Rus yetkililer, bilgi akışı üzerindeki kontrollerini sıkılaştırarak vatandaşların hükümetin incelemesinden korkmadan özel olarak iletişim kurmasını zorlaştırıyor. Siber güvenlik gözlemcisi NetBlocks, Signal’in çoğu Rus internet servis sağlayıcısında engellendiğini doğruladı. Ancak Signal’in sansürü aşma özelliği sayesinde uygulamaya erişilebiliyor ve hala güvenli bir şekilde iletişim kurmaya cesaret edenler için bir can simidi. Bu arada, Atlantik’in öte yakasında, Venezuela hükümeti de oldukça tartışmalı başkanlık seçimlerinin ardından Signal kullanıcılarını susturmak için harekete geçti. Ülkenin seçim otoritesi Başkan Nicolas Maduro’yu kazanan ilan etti, ancak şeffaflık eksikliği ve zaferine dair kanıt sunmayı reddetmesi yaygın şüpheciliğe ve huzursuzluğa yol açtı. Artan muhalefet karşısında Venezuela hükümeti Signal’i engellemekle kalmadı, diğer sosyal medya platformlarını da hedef aldı. Bugün erken saatlerde Başkan Maduro, sahibi Elon Musk’ı nefreti körüklemek ve ülkenin sosyal medya düzenlemelerini ihlal etmekle suçlayarak X’e (eski adıyla Twitter) 10 günlük yasak getirdi.
Rusya’da “kitlesel YouTube kesintisi” haberlerinin hemen ardından gelen bu gelişme, her iki ülkenin de dijital muhalefeti bastırma çabalarını koordine ediyor olabileceğini düşündürüyor. Signal’in hem Rusya hem de Venezuela’da engellenmesi bölgesel bir sorun olmanın ötesinde, otoriter rejimlerin iktidarlarını sürdürmek için dijital sansüre nasıl giderek daha fazla başvurduklarının çarpıcı bir örneğidir. Signal gibi şifreli mesajlaşma uygulamaları, gözetimin yoğun olduğu bir dünyada nadir bir mahremiyet ve güvenlik mekanı sunarken, bunların engellenmesi ifade özgürlüğü ve misilleme korkusu olmadan iletişim kurma hakkı için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Hükümetlerin iletişim araçlarına erişimi keserek muhalefeti etkili bir şekilde susturabildiği bu yeni dijital karanlık çağda, güçlü dijital hak savunuculuğuna duyulan ihtiyaç hiç bu kadar acil olmamıştı. Uluslararası toplum, teknoloji şirketleri ve sivil toplum örgütleri, dijital özgürlüğe yönelik bu kısıtlamalara karşı birlikte çalışabilir ve internetin otoriter baskılar karşısında bile bilginin özgürce akabildiği bir alan olarak kalmasını sağlayabilirler. Rusya ve Venezuela’daki Signal kullanıcıları bu yeni kısıtlamaları aşmanın yollarını buldukça, daha geniş kapsamlı bir soru ortaya çıkıyor: “Sansürcüler ve engelleyiciler arasındaki dijital silahlanma yarışı daha ne kadar devam edebilir?” Otoriter hükümetler hiçbir yumuşama belirtisi göstermezken, dijital özgürlük mücadelesi önümüzdeki yıllarda muhtemelen daha da şiddetlenecek. Şimdilik, Rusya ve Venezuela’da Signal’e yönelik engellemeler, bazı rejimlerin anlatıyı kontrol etmek için ne kadar ileri gidebileceğinin sert bir hatırlatıcısı niteliğinde. Ancak tarihin de gösterdiği gibi, insanların ifade özgürlüğüne yönelik arzuları kolay kolay sönmüyor. Önümüzdeki aylar, giderek daha baskıcı hale gelen dijital ortamda iletişim hakları için mücadele etmeye devam edenlerin direncini test edebilir.