Meta, ABD, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve belirtilmemiş beşinci bir kıtayı birbirine bağlayan 50.000 kilometrelik bir ağ olan “Project Waterworth” adlı tamamen kendisine ait denizaltı kablo projesini resmen onayladı. Bu iddialı girişim, daha önce ortak kablo sistemleri üzerinde işbirliği yapan ancak şimdi küresel veri akışı üzerindeki kontrolü güçlendirmek adına tam mülkiyet arayan teknoloji devi için stratejik bir değişime işaret ediyor. Meta, geleneksel konsorsiyum modellerini atlayarak altyapısını yapay zeka gibi gelişmekte olan teknolojiler için geleceğe uygun hale getirmeyi ve halihazırda küresel sabit internet trafiğinin %10’unu yönlendiren platformlarının güvenilirliğini artırmayı hedefliyor.
Teknik Mucizeler: Derinlik, Kapasite ve Yenilik
Kablonun tasarımı çığır açıcı nitelikte. Dünyanın en uzun 24 fiber çifti sistemi olarak adlandırılan Waterworth, video akışı ve metaverse uygulamaları gibi bant genişliği yüksek hizmetler için kritik önem taşıyan benzeri görülmemiş bir veri aktarım kapasitesi vaat ediyor. Meta aynı zamanda “türünün ilk örneği” bir yönlendirme stratejisine öncülük ederek kabloları 7.000 metreye varan derinliklerde (çoğu denizaltı kablosunun ortalama derinliğinin neredeyse iki katı) döşüyor. Bu yaklaşım, denizaltı kablo arızalarının %60-70’ine neden olan gemi çapaları gibi insan faaliyetlerinden kaynaklanan riskleri en aza indirmektedir. Bununla birlikte, ultra derin yerleştirme onarımları zorlaştırmakta, özel robotlar gerektirmekte ve uzun vadeli bakım maliyetleri hakkında soru işaretleri yaratmaktadır.
Stratejik Etkenler: Yapay Zeka, Otonomi ve Pazar Hakimiyeti
Meta’nın bu hamlesi, yapay zeka yarışına hakim olma vizyonuyla da uyumlu. Şirket, daha hızlı model eğitimi ve gerçek zamanlı uygulamalar sağlayan yüksek hızlı ve düşük gecikmeli bağlantının “yapay zeka inovasyonu için bir gereklilik” olduğunu vurguluyor. Sahiplik ayrıca Meta’ya kapasite tahsisi konusunda özerklik vererek platformlarının (Instagram, WhatsApp, Facebook) yoğun kullanım sırasında trafiğe öncelik vermesini sağlıyor. Küresel mobil trafiğin %22’sinin Meta hizmetlerine bağlı olması nedeniyle Waterworth, internet kullanımının hızla arttığı Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan pazarlarda rekabet avantajını güçlendirebilir.
Jeopolitik Nüanslar ve Hindistan'ın Rolü
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir ABD-Hindistan ortak açıklamasında, bu proje memnuniyetle karşılanmış ve Hindistan’ın Hint Okyanusu’nda denizaltı kablo bakımını destekleme niyeti vurgulanmıştır. Ancak Meta, Hindistan’ın Waterworth’a finansal olarak dahil olmadığını açıklayarak şirketin bağımsız altyapı kontrolünü tercih ettiğinin altını çizdi. Bu durum, Afrikalı telekomünikasyon şirketleriyle ortaklık kuran Google’ın “Equiano” gibi projeleriyle tezat oluşturuyor. Analistler Meta’nın yalnız yaklaşımının jeopolitik sürtüşmeleri önlediğini ancak kritik küresel altyapının özel mülkiyetine ilişkin incelemeleri tetikleyebileceğini öne sürüyor.
Hırs ve Pratikliği Dengelemek
Waterworth’un teknik özellikleri etkileyici olsa da, zorluklar baş gösteriyor. Ultra derin kabloların onarımı daha zor ve maliyetlidir ve Meta’nın doğrudan kablo yönetimi konusundaki deneyim eksikliği operasyonel aksaklıklara yol açabilir. Buna ek olarak, projenin ölçeği, özellikle yabancı teknoloji hakimiyetine karşı temkinli olan bölgelerde düzenleyici incelemeyi davet ediyor. Örneğin, Brezilya ve Hindistan, Meta’nın sorunsuz entegrasyon sağlamak için aşması gereken katı ve zorlu “veri yerelleştirme” yasalarına sahiptir.
Dijital Altyapıda Paradigma Değişimi
Meta’nın girişimi, teknoloji devleri arasında dijital otoyolları kiralamak yerine sahip olma yönündeki daha geniş bir eğilimi yansıtıyor. Google ve Amazon’un da benzer projeleri var ancak Waterworth’un uzunluğu ve derinliği yeni bir ölçüt oluşturuyor. Kullanıcılar için bu, özellikle yetersiz hizmet alan bölgelerde daha hızlı, daha güvenilir hizmetler anlamına gelebilir. Bununla birlikte, gücün yoğunlaşmasıyla ilgili soruları da gündeme getiriyor: “Teknoloji firmaları hem içeriği hem de altyapıyı kontrol ederse, bu rekabeti engelleyebilir mi?” Waterworth Projesi bir kablodan çok daha fazlası, adeta bir bildiri. Meta, yapay zeka ve sürükleyici teknolojilerin benzersiz bağlantı talep ettiği bir geleceğe büyük oynuyor. Maliyet ve jeopolitik riskler devam etse de, proje Meta’yı yeni nesil altyapıda bir öncü olarak konumlandırıyor. İnşaat ilerledikçe, dünya bu derin deniz kumarının işe yarayıp yaramadığını ya da kendi hırsının ağırlığı altında batıp batmadığını görecek.