Nature dergisinde yayınlanan çığır açıcı bir çalışma, en ölümcül malignitelerden biri olan pankreas kanserine karşı mücadelede umut verici bir ilerlemeyi ortaya koyuyor. Yeni bir kişiselleştirilmiş mRNA aşısı olan autogene cevumeran, kanser hücrelerini hedef almak için bağışıklık sistemini aktive etme yeteneğini göstererek, ameliyat sonrası hastalarda nüks (tekrarlama) riskini potansiyel olarak azaltmıştır. Bu yenilik, herkesin bildiği gibi sınırlı seçeneklere sahip bir hastalığın tedavisinin yeniden tanımlanmasına yönelik kritik bir adıma işaret ediyor.
Aşının Arkasındaki Bilim
Enfeksiyonları önleyen geleneksel aşıların aksine, autogene cevumeran mevcut kanseri tedavi etmek için tasarlanmış “terapötik” bir aşıdır. Bağışıklık sistemini, tümörleri tanıması ve onlara saldırması için eğitmek üzere mRNA teknolojisinden yararlanmaktadır. Her doz, bir hastanın tümörüne özgü mutasyonlar kullanılarak özelleştirilir ve neoantijenler (T hücreleri tarafından yok edilmek üzere kanser hücrelerini işaretleyen anormal proteinler) yaratır. Bu hassasiyet, kanser tedavilerinde yaygın bir zorluk olan sağlıklı dokuya verilmiş zararı en aza indirir.
Faz 1 Denemesinde Öne Çıkan Noktalar
Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nden Dr. Vinod Balachandran tarafından yönetilen erken aşama denemesinde, 16 pankreas kanseri hastasına ameliyat sonrası aşı uygulandı. Temel bulgular şunlardır:
- Kalıcı Bağışıklık Aktivasyonu: Hastaların yarısı tümörlerini hedef alan güçlü T hücresi yanıtları geliştirdi. Bu bağışıklık hücreleri dört yıla kadar varlığını sürdürerek uzun süreli korumaya işaret etti.
- Azaltılmış Tekrarlama Riski: Aşı ile aktive edilmiş T hücrelerine sahip hastalarda, yanıt vermeyenler için 1,3 yıla kıyasla 2,5 yıllık bir medyan nükssüz (tekrarsız) sağkalım vardı.
- Kemoterapi Uyumluluğu: Aşıyla astarlanmış T hücreleri, hastalar kemoterapi gördükten sonra bile aktif kalarak, standart tedavilerin etkilerini geçersiz kılabileceği korkusunu ortadan kaldırdı.
Pankreatik duktal adenokarsinom (PDAC), kısmen agresif biyolojisi ve tedavilere karşı direnci nedeniyle hastaların %90’ından fazlasını beş yıl içinde kaybetmektedir. Mevcut seçenekler (cerrahi, kemoterapi ve radyasyon) nadiren kalıcı sonuçlar vermektedir. Otogene cevumeran’ın tümöre özgü bağışıklığı uyarmadaki başarısı nadir bir umut ışığı sunuyor. Dr. Balachandran, “Bu sonuçlar bir dönüm noktasıdır,” dedi. “İlk kez, kişiselleştirilmiş bir aşının pankreas kanserinde gecikmiş nüks ile ilişkili bağışıklık tepkilerini tetiklediğini görüyoruz,” ifadelerini de sözlerine ekledi.
Bazı Engeller Yok Değil
Umut verici olmakla birlikte, engeller devam etmektedir:
- Ölçeklenebilirlik: Aşıların tek tek tümörlere uyarlanması hızlı genetik dizileme ve karmaşık üretim gerektirir, bu da erişilebilirliği sınırlayabilir.
- Solid Tümör Engelleri: Pankreas tümörleri genellikle “immünosupresif” mikro ortamlar yaratır ve bu da bazı hastalarda aşı etkinliğini azaltabilir.
Daha Sonraki Adımlar
Bu bulguları daha geniş bir kohortta doğrulamak için bir faz 2 denemesi devam etmektedir. Araştırmacılar ayrıca, yanıtları güçlendirmek için aşıyı kontrol noktası inhibitörleri veya hedefe yönelik tedavilerle birleştirmeyi de planlıyor.
Pankreas Kanserinin İlerisine Geçebilir
Başarılı olması halinde bu yaklaşım pankreas kanserinin ötesine geçebilir. COVID-19 salgını sırasında popüler hale gelen mRNA aşıları, onkolojide dönüşüm yarattığını kanıtlıyor. Uyarlanabilirlikleri, melanom veya akciğer kanseri gibi yüksek mutasyon oranlarına sahip, tedavisi zor diğer kanserlerle mücadele etmek için idealdir.
İhtiyatlı Bir İyimserlik
Henüz erken olsa da bu bulgular kanser tedavisinde bir paradigma değişikliğini temsil ediyor. Otogen cevumeran, bağışıklık sisteminin hafızasından yararlanarak, on yıllardır ilerlemenin durgun olduğu bir hastalıkta uzun süreli remisyonun yolunu açabilir. Dr. Balachandran’ın belirttiği gibi, “Biz sadece kanseri tedavi etmiyoruz, vücuda kanserle kendi şartlarında savaşmayı öğretiyoruz.” Pankreas kanseri teşhisiyle karşı karşıya olan hastalar için bu aşı, bilimsel ilerlemeden daha fazlasını temsil ediyor; tıpkı bir yaşam çizgisi.