1. Ana Sayfa
  2. Sağlık
  3. Kişiselleştirilmiş mRNA aşısı, pankreas kanseri tedavisinde çığır açma potansiyeli gösteriyor

Kişiselleştirilmiş mRNA aşısı, pankreas kanseri tedavisinde çığır açma potansiyeli gösteriyor

featured

Bu İçeriği Paylaş

ya da bağlantıyı kopyala

Nature dergisinde yayınlanan çığır açıcı bir çalışma, en ölümcül malignitelerden biri olan pankreas kanserine karşı mücadelede umut verici bir ilerlemeyi ortaya koyuyor. Yeni bir kişiselleştirilmiş mRNA aşısı olan autogene cevumeran, kanser hücrelerini hedef almak için bağışıklık sistemini aktive etme yeteneğini göstererek, ameliyat sonrası hastalarda nüks (tekrarlama) riskini potansiyel olarak azaltmıştır. Bu yenilik, herkesin bildiği gibi sınırlı seçeneklere sahip bir hastalığın tedavisinin yeniden tanımlanmasına yönelik kritik bir adıma işaret ediyor.

Bunları okudun mu?
Google-Play-43343243
Google, harici bağlantılar içeren Play Store uygulamalarını gizlemek için filtre test ediyor
Threads-34324343434
Meta, Threads’in moderasyon sorunlarını ele alan hatalar bularak değişiklikler yaptı
Call-of-Duty-Black-Ops-6-0154545
Call of Duty: Black Ops 6, 25 Ekim’de çıkıyor
Apple-43290324832488932434234234
Apple’ın gelecekteki ürün yelpazesi sızdırıldı: Katlanabilir iPhone’lar ve daha fazlası
WhatsApp-Logo-Design-438342893249898324
WhatsApp, iOS beta kullanıcıları için özelleştirilebilir sohbet balonu renkleri getiriyor
Koronavirus-Asisi-43853485
Yeni koronavirüs aşıları sonbahar için hazır

Aşının Arkasındaki Bilim

Enfeksiyonları önleyen geleneksel aşıların aksine, autogene cevumeran mevcut kanseri tedavi etmek için tasarlanmış “terapötik” bir aşıdır. Bağışıklık sistemini, tümörleri tanıması ve onlara saldırması için eğitmek üzere mRNA teknolojisinden yararlanmaktadır. Her doz, bir hastanın tümörüne özgü mutasyonlar kullanılarak özelleştirilir ve neoantijenler (T hücreleri tarafından yok edilmek üzere kanser hücrelerini işaretleyen anormal proteinler) yaratır. Bu hassasiyet, kanser tedavilerinde yaygın bir zorluk olan sağlıklı dokuya verilmiş zararı en aza indirir.

Faz 1 Denemesinde Öne Çıkan Noktalar

Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nden Dr. Vinod Balachandran tarafından yönetilen erken aşama denemesinde, 16 pankreas kanseri hastasına ameliyat sonrası aşı uygulandı. Temel bulgular şunlardır:

  • Kalıcı Bağışıklık Aktivasyonu: Hastaların yarısı tümörlerini hedef alan güçlü T hücresi yanıtları geliştirdi. Bu bağışıklık hücreleri dört yıla kadar varlığını sürdürerek uzun süreli korumaya işaret etti.
  • Azaltılmış Tekrarlama Riski: Aşı ile aktive edilmiş T hücrelerine sahip hastalarda, yanıt vermeyenler için 1,3 yıla kıyasla 2,5 yıllık bir medyan nükssüz (tekrarsız) sağkalım vardı.
  • Kemoterapi Uyumluluğu: Aşıyla astarlanmış T hücreleri, hastalar kemoterapi gördükten sonra bile aktif kalarak, standart tedavilerin etkilerini geçersiz kılabileceği korkusunu ortadan kaldırdı.

Pankreatik duktal adenokarsinom (PDAC), kısmen agresif biyolojisi ve tedavilere karşı direnci nedeniyle hastaların %90’ından fazlasını beş yıl içinde kaybetmektedir. Mevcut seçenekler (cerrahi, kemoterapi ve radyasyon) nadiren kalıcı sonuçlar vermektedir. Otogene cevumeran’ın tümöre özgü bağışıklığı uyarmadaki başarısı nadir bir umut ışığı sunuyor. Dr. Balachandran, “Bu sonuçlar bir dönüm noktasıdır,” dedi. “İlk kez, kişiselleştirilmiş bir aşının pankreas kanserinde gecikmiş nüks ile ilişkili bağışıklık tepkilerini tetiklediğini görüyoruz,” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Bazı Engeller Yok Değil

Umut verici olmakla birlikte, engeller devam etmektedir:

  • Ölçeklenebilirlik: Aşıların tek tek tümörlere uyarlanması hızlı genetik dizileme ve karmaşık üretim gerektirir, bu da erişilebilirliği sınırlayabilir.
  • Solid Tümör Engelleri: Pankreas tümörleri genellikle “immünosupresif” mikro ortamlar yaratır ve bu da bazı hastalarda aşı etkinliğini azaltabilir.

Daha Sonraki Adımlar

Bu bulguları daha geniş bir kohortta doğrulamak için bir faz 2 denemesi devam etmektedir. Araştırmacılar ayrıca, yanıtları güçlendirmek için aşıyı kontrol noktası inhibitörleri veya hedefe yönelik tedavilerle birleştirmeyi de planlıyor.

Pankreas Kanserinin İlerisine Geçebilir

Başarılı olması halinde bu yaklaşım pankreas kanserinin ötesine geçebilir. COVID-19 salgını sırasında popüler hale gelen mRNA aşıları, onkolojide dönüşüm yarattığını kanıtlıyor. Uyarlanabilirlikleri, melanom veya akciğer kanseri gibi yüksek mutasyon oranlarına sahip, tedavisi zor diğer kanserlerle mücadele etmek için idealdir.

İhtiyatlı Bir İyimserlik

Henüz erken olsa da bu bulgular kanser tedavisinde bir paradigma değişikliğini temsil ediyor. Otogen cevumeran, bağışıklık sisteminin hafızasından yararlanarak, on yıllardır ilerlemenin durgun olduğu bir hastalıkta uzun süreli remisyonun yolunu açabilir. Dr. Balachandran’ın belirttiği gibi, “Biz sadece kanseri tedavi etmiyoruz, vücuda kanserle kendi şartlarında savaşmayı öğretiyoruz.” Pankreas kanseri teşhisiyle karşı karşıya olan hastalar için bu aşı, bilimsel ilerlemeden daha fazlasını temsil ediyor; tıpkı bir yaşam çizgisi.


Autogene cevumeran, mRNA teknolojisi kullanarak tasarlanmış bir terapötik aşıdır. Öncelikle pankreas kanseri gibi mevcut kanseri tedavi etmek üzere geliştirilmiştir. Aşının amacı, bağışıklık sistemini hastanın tümörüne özgü mutasyonları tanıyacak şekilde eğitmektir, bu da tümörlerin hedeflenmesine ve yok edilmesine yardımcı olur.

Autogene cevumeran, kanser hücrelerini hedeflemek için bağışıklık yanıtı oluşturma potansiyeline sahiptir. Erken aşama denemelerinde, aşı ile aktive edilen T hücreleri, kanser hastalarında nüks riskini kayda değer şekilde azaltmış ve uzun vadeli koruma sağlayabilmiştir. Ayrıca, kemoterapi sonrası bile aktif kalması aşıyı diğer tedavilerle uyumlu hale getirmektedir.

Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nde yapılan denemelerde, 16 pankreas kanseri hastasına aşı uygulandı. İlk bulgular, hastaların yarısının tümörlerine karşı güçlü T hücresi yanıtları geliştirdiğini ve bu yanıtların uzun süre sürdüğünü göstermektedir. Ayrıca, aşı kullanılarak aktive edilen T hücreleri olan hastalarda, tekrarsız sağkalım süresi önemli oranda uzamıştır.

Aşının etkisi, bağışıklık sisteminin uzun süreli aktivasyonu ile ilişkilidir. Aşı ile aktivasyon sağlanmış T hücreleri, dört yıl boyunca kanser hücrelerine karşı koruyucu bir yanıt geliştirmiştir. Bu durum hastaların daha uzun süre sağlıklı kalma ihtimallerini artırmaktadır.

Pankreas kanserinin tedavisinde engeller arasında aşıların her hastanın tümörüne özgü olarak uyarlanması gerektiği gerçeği bulunur. Bu süreç, hızlı genetik dizileme ve karmaşık üretim gerektirir, bu da aşının erişilebilirliğini sınırlayabilir. Ayrıca, pankreas tümörleri genellikle bağışıklık sistemini baskılayan bir mikro ortam yaratır, bu da aşı etkinliğini azaltabilir.

Araştırmalar, aşı sürecinin daha fazla hastada doğrulanması amacıyla faz 2 denemeleri ile devam etmektedir. Bunun yanı sıra, aşıyı kontrol noktası inhibitörleri veya hedefe yönelik tedavilerle birleştirme planları mevcuttur. Eğer başarılı olursa, bu yöntemin pankreas kanserinin yanı sıra diğer kanser türlerine de uygulanabilir olması beklentisi vardır.

Autogene cevumeran’ın keşfi, kanser tedavisinde bir paradigma değişikliğini temsil etmektedir. Bu aşı, bağışıklık sisteminden yararlanarak hastaların kendi vücutlarının kanserle savaşmasını öğretmektedir. Kanser teşhisi olan bireyler için bu aşı, sadece bilimsel bir ilerleme değil, aynı zamanda potansiyel bir yaşam kaynağı sunmaktadır.

Kişiselleştirilmiş mRNA aşısı, pankreas kanseri tedavisinde çığır açma potansiyeli gösteriyor

Giriş Yap

gigahaber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!