Gökbilimciler şimdiye kadarki en uzak galaksiden gelen bir radyo sinyali tespit ettiler. Sinyal, nötr hidrojen atomları tarafından yayılan “21 santimetre çizgisi” ya da “hidrojen çizgisi” olarak bilinen özel ve önemli bir dalga boyunda tespit edildi. Hindistan’daki dev ‘Metrodalga Radyo Teleskobu’ tarafından bu kadar uzaktaki bir galaksiden ve dolayısıyla evrenin bu kadar erken bir döneminden gelen hidrojen çizgisinin tespit edilmesi, gökbilimcilerin ilk yıldızların ve galaksilerin oluşumunu araştırmaya başlamaya hazır oldukları anlamına gelebilir. Yıldız oluşturan galaksi ‘SDSSJ0826+5630’dan gelen sinyal, 13,8 milyar yaşındaki galaksimiz sadece 4,9 milyar yaşındayken yayıldı. Sinyal, gökbilimcilerin galaksinin gaz içeriğini ölçmelerini ve kütlesinin erken galaksinin görünür yıldızlarının iki katı olduğunu bulmalarını sağladı. Galaksiler geniş bir radyo dalga boyu aralığında elektromanyetik radyasyon ya da ışık yayarlar, ancak şimdiye kadar 21 cm dalga boyundaki radyo dalgaları yalnızca yakınlardan ve dolayısıyla daha yeni galaktik kaynaklardan görülmüştür.
Araştırmanın başyazarı ve McGill Üniversitesi Fizik Bölümü Doktora sonrası Kozmolog Arnab Chakraborty, buluşla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Bu, zamanda 8,8 milyar yıl geriye bakmaya eşdeğer” dedi. “Bir galaksi farklı türde radyo sinyalleri yayar. Şimdiye kadar, bu özel sinyali yalnızca yakındaki bir galaksiden yakalamak mümkündü, bu da bilgimizi Dünya’ya daha yakın galaksilerle sınırlıyordu.” Daha uzak galaksilerden gelen bu dalga boylarını tespit etmedeki zorluk, erken galaksilerden gelen elektromanyetik radyasyonun Dünya’ya büyük mesafeler kat ederken, evrenin genişlemesinin dalga boyunu uzatması ve enerjisinin azalmasına neden olmasından kaynaklanmaktadır. Bu da Dünya’daki teleskopların hidrojen hattı sinyali gibi uzun dalga boylu, düşük enerjili radyo dalgalarını görmek için doğal bir desteğe ihtiyaç duyduğu anlamına geliyor. Ancak ekip, Einstein’ın ilk kez 1915’te ortaya attığı geometrik yerçekimi teorisi olan genel görelilik teorisinin bir parçası olarak öngörülen bir olguyu kullanarak rekor kıran tespiti yapmayı başardı. Genel görelilik, kütlesi olan nesnelerin uzay-zamanı, gerilmiş bir lastik tabakanın üzerine yerleştirilen bir topun onu merkezde ağırlaştırmasına benzer şekilde büktüğünü ve tıpkı bu benzetmede olduğu gibi, kütle ne kadar büyükse, eğriliğin de o kadar aşırı olacağını öne sürer.
Yani kara delik ya da galaksi gibi muazzam kütleli bir nesne, tıpkı bir bowling topunun benzetmedeki lastik tabakanın aşırı eğriliğine neden olması gibi uzayzamanda aşırı eğriliğe neden olur. Uzayzamanın bu şekilde kıvrılması, ışığın da muazzam kütleli nesnelerin yanından geçerken bükülmesine neden olur. Kütleçekimsel merceklenme olarak bilinen olgu, muazzam kütleli bir ön plan veya mercek nesnesi bir gözlemci ile bir arka plan kaynağı arasına oturduğunda meydana gelir. Arka plan nesnesinden gelen ışığın kıvrılmasına, mercek nesnesi boyunca ve etrafında farklı yollar izlemesine neden olur. Bu sadece tek bir nesnenin gökyüzünde birden fazla noktada görünmesine neden olmakla kalmaz, aynı zamanda bu ışığı büyütme etkisine de sahip olabilir. ‘SDSSJ0826+5630’ örneğinde radyo dalgası sinyali, mercek görevi gören erken galaksi arasındaki başka bir galaksi tarafından büyütülmüştür. Araştırmanın eş yazarı ve Hindistan Bilim Enstitüsü Fizik Bölümü Doçenti Nirupam Roy, “Bu durum, sinyalin 30 kat büyütülmesine yol açarak teleskobun sinyali yakalamasını sağladı” dedi. Gökbilimciler ekibi, bu erken galaksiden gelen hidrojen çizgisi sinyalinin tespitinin, evrenin erken dönemlerinde diğer uzak galaksilerden gelen radyo sinyallerini gözlemlemenin mümkün olduğunu gösterdiğine inanıyor. Bu da yıldızların ve galaksilerin evrimini, erken evrenin şu an etrafımızda gördüğümüz kozmosa nasıl dönüştüğünü araştırmak için uzun dalga boylu radyo teleskopları kullanmanın yeni bir yolunu açabilir. Ekibin araştırması, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society’de yayınlanan bir makalede ayrıntılı olarak yer alıyor.