Evrenin yeni ve kaydırılabilir haritası, bize gerçekte ne kadar küçük olduğumuzu hatırlatıyor. Johns Hopkins Üniversitesi Profesörü Brice Ménard’ın “gözlemlenebilir evren haritasını” açtığınızda, her biri renklerine göre düzgün bir şekilde düzenlenmiş binlerce gökkuşağı çiliyle dolup taşan geometrik bir diyagramla karşılaşırsınız. Bu diyagramın altında sinir bozucu bir ifade yer alıyor. “Buradasın.” Kendi güneşimiz dışında milyarlarca yıldızın bulunduğu ve o kadar küçük bir yüzdesini işgal ettiğimiz bir alem ki, onu yazmaya çalışmak bile istemeyiz. Ménard; tek bir pikselle, insanoğlu olarak gerçekten bildiğimiz her şeyin kozmik kısalığını çarpıcı bir şekilde perspektife koyuyor. dedi. Ménard’ın haritasının aldatıcı derecede özlü büyüklüğü sizi şaşırttıysa da, bunun evrendeki her galaksiyi hesaba katmadığını düşünün. Gerçekte, NASA bizimkinin ötesinde sonsuzluklar boyunca uzanan yüz milyar kadar galaksi olduğunu tahmin ediyor. Kozmosun tüm genişliğini kapsamak için akıl almaz düzeyde gözlemlenebilir bir evren haritasına ihtiyacımız var.
Ménard, bir grup bilim insanıyla birlikte Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması olarak bilinen araştırmanın yirmi yılı aşkın süredir topladığı verileri kullandı. Ménard; “Dünyanın dört bir yanındaki astrofizikçiler yıllardır bu verileri analiz ediyor ve binlerce bilimsel makale ve keşfe yol açıyor” dedi. “Ancak hiç kimse güzel, bilimsel olarak doğru ve bilim insanı olmayan kişiler için erişilebilir bir harita oluşturmak için zaman ayırmadı. Buradaki amacımız herkese evrenin gerçekte neye benzediğini göstermek.”

9 milyar yıl daha geriye gidildiğinde, haritada galaksilerden ziyade kuasarları temsil eden canlı mavi noktalar görülmektedir. Bunlar, belirli galaksilerin merkezinde yer alan kara deliklerin bağırsaklarından fışkıran aşırı ışık jetleridir. Temel olarak, kozmik tarihin bu döneminden galaksileri görmek gerçekten zordur, neredeyse görünmezlik noktasına kadar kırmızılaşmışlardır, ancak ‘kuasarlar’ el feneri gibi davranacak kadar parlaktır. Parlaklıkları evren boyunca parlar.
NASA’nın görkemli James Webb Uzay Teleskobu, insan gözüyle görülemeyen bu bölgede saklı sırları bulmak üzere inşa edildiği için bu kadar büyük bir önem taşıyor. Yüksek teknolojili kızılötesi sensörlerden oluşan bir ordu ile inşa edilen teleskop, zamanın başlangıcına yakın, aklımızla ya da makinelerimizle göremediğimiz bir arafta sıkışıp kalmış galaksileri tespit etmeye çalışıyor. Her Webb keşfiyle birlikte, bunun gibi haritaların şu anda boş olan yerlerinin doldurulacağını umuyoruz.