1973 yılında San Diego Kaliforniya’da, Gulf Energy and Environmental Systems şirketinde fizikçi olarak çalışan Andrew J. Woods, dijital dünya haritası kullanarak, bir ana bilgisayar sistemi üzerinde koordinatları, günümüz Türkiye’sinde, Kırşehir ili yakınlarında, Giza’nın yaklaşık 1.800 km kuzeyinde 39°00′ Kuzey ve 34°00′ Doğu olarak hesaplamıştır. 2003 yılında Holger Isenberg tarafından daha rafine bir sonuç elde edilmiştir. 40°52′ Kuzey ve 34°34′ Doğu yine Türkiye’de, Çorum ili İskilip ilçesi yakınlarında, Ankara’nın yaklaşık 200 km kuzeydoğusuna denk düşen bir hesaplama yapılmıştır. 2016 yılında ise Google Haritalar, Isenberg’in 40°52′ Kuzey ve 34°34′ Doğu koordinatlarını Dünya’nın coğrafi merkezi olarak işaretledi.
Peki bu doğru mu?
Aslında Dünya’nın merkezinin genel bir tanımı yoktur. Bu kavram büyük ölçüde bir bakış açısı meselesidir. Kişinin veya araştırmacının dünyayı nasıl tanımladığına bağlı olabilir.
Bazı insanlar dünyanın coğrafi merkezini dünyanın merkezi olarak kabul ederken, diğerleri kendi ülkelerinin veya şehirlerinin ortasını merkez olarak kabul edebilir. Coğrafya açısından Dünya’nın merkezi, Dünya’nın kütlesinin kendi etrafında eşit olarak dağıldığı noktadır. Bu nokta, Dünya’nın şeklinin tam merkezindeki nokta olan Dünya’nın geometrik merkezi ile aynı değildir.
Dünya’nın kütle merkezi, Dünya yüzeyinin yaklaşık 1.700 kilometre (1.060 mil) altında, Dünya’nın mantosunun yakınında yer almaktadır. Bu nokta sabit değildir, çünkü Dünya’nın kütlesi eşit değildir ve Dünya’nın şekli tam küresel değildir. Dünya’nın “merkezi” kavramının büyük ölçüde insan yapısı olduğunu, farklı kültür ve toplumların tarih boyunca dünyanın merkezini neyin oluşturduğu konusunda değişik fikirlere sahip olduğunu da belirtmek gerekir. Bazıları dini veya kültürel yerleri dünyanın merkezi olarak kabul ederken, diğerleri siyasi veya ekonomik yerleri merkez olarak kabul etmiştir. Nihayetinde, “dünyanın merkezi” kavramı modern zamanlarda büyük ölçüde bir bakış açısı ve yorum meselesidir.