1. Ana Sayfa
  2. Sağlık
  3. Bilim insanları, bağışıklık sisteminin gizli cephanesini ortaya çıkardı

Bilim insanları, bağışıklık sisteminin gizli cephanesini ortaya çıkardı

featured

Bu İçeriği Paylaş

ya da bağlantıyı kopyala

Nature dergisinde yayınlanan önemli bir çalışmada bilim insanları, insan bağışıklık sisteminde daha önce bilinmeyen ve antibiyotiklere dirençli enfeksiyonlarla nasıl mücadele edeceğimizi yeniden tanımlayabilecek bir savunma mekanizmasını ortaya çıkardı. Weizmann Bilim Enstitüsü’nden Profesör Yifat Merbl liderliğindeki araştırma, hasarlı proteinleri parçalamadaki rolleriyle uzun süredir tanınan hücresel yapılar olan proteozomların aynı zamanda bakteriyel istilacılara karşı ön cephede nöbet tuttuğunu ortaya koyuyor.

Bunları okudun mu?
Apple-Intelligence-39423432423
Apple Intelligence artık iOS 18.1, iPadOS 18.1 ve macOS 15.1 ile kullanılabilir
15-Temmuz-898888
15 Temmuz darbe girişimi ve Türk Milleti’nin Zaferi
Threads-5435893458934584385974385348578
Threads, aylık 150 milyon kullanıcıya ulaştı
Android-Robot-Google-8852785875
Android 15, uydu tabanlı mesajlaşmayı destekleyecek
Vivo-X-Fold-3-8778976798789
Vivo’nun yakında çıkacak katlanabilir modeli, iPhone 15 Pro’dan daha ince olacak
ford-f-150-lightning
Ford’un yeni F-150 Lightning Flash modeli, 514 km menzile ve eller serbest otoyol sürüşüne sahip

Proteozom'un Gizli Silahı

Proteozomlar neredeyse her insan hücresinde bulunur ve gereksiz proteinleri parçalayan moleküler “geri dönüştürücüler” olarak işlev görür. Ancak bu çalışma onların gizli bir yeteneğe sahip olduklarını gösteriyor: “Hücre içi bakterileri tespit etmek ve büyümelerini durdurmak için savunmayı tetiklemek.” Salmonella veya Listeria gibi patojenler bir hücreyi istila ettiğinde, proteozomların bakteriyel bileşenleri tanıdığı ve enfeksiyonu baskılayan yolları aktive ettiği görülüyor. Bu ikili rol (protein yıkımı ve bağışıklık aktivasyonu) proteazomları vücutta sessizce çalışan evrensel bir savunma sistemi olarak konumlandırıyor. Profesör Merbl BBC’ye yaptığı açıklamada, “Bu bir paradigma değişimi,” dedi. “Hücrelerimizin içinde, bakterileri doğrudan hedef alan moleküller üretebilen doğal bir antibiyotik fabrikası tespit ettik. Bu tamamen yeni bir bağışıklık katmanıdır,” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Antimikrobiyal Dirence Karşı Yeni Bir Umut

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yaygın enfeksiyonların tedavi edilemez hale geldiği, yaklaşmakta olan “antibiyotik sonrası çağ” konusunda uzun süredir uyarıda bulunmaktadır. Antimikrobiyal direnç (AMR), onlarca yıldır süregelen aşırı ve yanlış antibiyotik kullanımı nedeniyle sadece Birleşik Krallık’ta yılda 35.000’den fazla can almaktadır. Geleneksel antibiyotikler belirli bakteriyel süreçleri hedef alır, ancak patojenler zaman içinde direnç mekanizmaları geliştirir. Proteazom temelli savunma ise yeni bir yaklaşım sunuyor: “Vücudun doğuştan gelen, mevcut direnci atlatabilecek doğal antibakteriyeller üretme yeteneğinden yararlanmak.” Merbl, “Bu moleküller ilaç değil, biyolojik araç setimizin bir parçasıdır. Etkilerini artırabilir veya taklit edebilirsek, bakteriyel evrimin önünde giden tedaviler geliştirebiliriz,” diyor.

Zorluklar ve Sonraki Adımlar

Umut verici olsa da, bu keşfin tedaviye dönüştürülmesinin önünde engeller var. Araştırmacılar, proteozomların patojenleri nasıl tespit ettiğini tam olarak çözmeli ve ürettikleri spesifik antibakteriyel molekülleri tanımlamalıdır. Güvenlik de bir başka endişe kaynağıdır; proteozom aktivitesinin artırılması otoimmün reaksiyonlar gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bununla birlikte, etkileri çok büyüktür. Dışarıdan uygulanan geleneksel antibiyotiklerin aksine, proteozomlardan esinlenen tedaviler vücudun savunmasıyla “sinerjik” olarak çalışabilir. Örneğin, ilaçlar proteozom verimliliğini artırmak veya antibakteriyel bileşiklerinin sentetik versiyonlarını sunmak üzere tasarlanabilir.

Küresel Sağlık Sistemleri İçin Bir Uyandırma Çağrısı

Çalışma, antimikrobiyal direncin ele alınmasına yönelik baskıların arttığı bir dönemde ortaya çıktı. Birleşik Krallık Ulusal Denetim Ofisi’nin (NAO) yakın tarihli bir raporunda, sağlık sistemleri yetersiz hazırlık nedeniyle eleştirilmiş, zayıf enfeksiyon kontrolü ve %30’u gereksiz görülen aşırı antibiyotik reçeteleri gerekçe gösterilmiştir. Yeni tedaviler kritik önem taşırken, uzmanlar antimikrobiyal direnç ile mücadelenin çok yönlü bir strateji gerektirdiğini vurguluyor:

  • Yenilikçi Tedaviler: Proteazom temelli savunma, faj terapisi ve immünoterapiler gibi alternatiflere yönelik araştırmaların hızlandırılması.
  • Antibiyotik Yönetimi: Daha katı reçete yazma kuralları ve halk eğitimi yoluyla kötüye kullanımı engellemek.
  • Sağlık Hizmeti Altyapısı: Tesislerin enfeksiyon kontrol standartlarını karşılayacak şekilde yükseltilmesi ve dirençli suşların gözetiminin iyileştirilmesi.

Planlanan Ortaklıklar

Profesör Merbl’in ekibi proteazomun antibakteriyel moleküllerinin haritasını çıkarmayı ve ilaç geliştiricilerle ortaklıklar kurmayı planlıyor. “Doğa, bize bir plan verdi. Şimdi bunu bir çözüme dönüştürmemiz gerekiyor,” dedi. Antibiyotik direnci arttıkça, bu keşif hayati bir gerçeğin altını çiziyor: “İnsan vücudu süper böceklerle mücadelede kullanılmayan sırlar barındırıyor olabilir. En ileri bilimi sorumlu sağlık uygulamalarıyla birleştirerek nihayet gidişatı tersine çevirebiliriz.”


Bu çalışma, insan bağışıklık sisteminde daha önce bilinmeyen bir savunma mekanizmasını tanımladığı için son derece önemlidir. Proteozomların, sadece hasarlı proteinleri parçalamakla kalmayıp, aynı zamanda hücre içi bakterileri tespit ederek bağışıklık tepkisini aktive ettiğinin keşfi, antibiyotiklere dirençli enfeksiyonlarla mücadelede yeni bir yol sunmaktadır.

Proteozomlar, neredeyse her insan hücresinde bulunan ve gereksiz veya hasarlı proteinleri parçalayan moleküler yapılar olarak işlev görürler. Bunlar, proteinlerin yıkımını sağlayarak hücresel temizliği yönetirken, ayrıca bakteriyel enfeksiyonlarla savaşmak için de savunma mekanizmalarını devreye sokabilme yeteneğine sahiptir.

Antimikrobiyal direnç (AMR), bakterilerin antibiyotiklere karşı geliştirdiği direncin nedeni ile tedavi edilemeyen enfeksiyonların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, AMR’nin yaygın enfeksiyonların tedavi edilemez hale geldiği “antibiyotik sonrası çağ”a neden olabileceğini belirtmektedir. AMR, sağlık sistemlerinde ciddi tehditler yaratmaktadır ve bu durum dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir.

Yeni proteozom temelli savunmanın keşfi, vücudun mevcut direnci aşabilen doğal antibakteriyel moleküller üretme potansiyelini ortaya koyması açısından önemlidir. Geleneksel antibiyotiklerden farklı olarak, bu savunma mekanizması sayesinde, vücut kendi kendine koruma yolları geliştirebilmektedir. Bu da, potansiyel olarak daha etkili ve daha az yan etkiye sahip tedavi yöntemlerine kapı aralamaktadır.

Proteozomlar, bakteriyel bileşenleri tanır ve enfeksiyonu baskılayan yolları aktive eder. Bu süreç, bakterilerin bir hücreyi istila ettiği durumlarda başlar; proteozomlar, hücre içindeki bakterilere karşı doğal bir savunma mekanizmasını tetikleyerek enfeksiyonu durdurabilir. Bu, geleneksel antibiyotiklere göre avantajlar sunan yeni bir savunma modeli yaratır.

Bu buluşun tedaviye dönüştürülmesindeki en büyük engellerden biri, proteozomların patojenleri nasıl tespit ettiğine dair bilgilerin eksikliğidir. Ayrıca, proteozom aktivitesinin artırılmasının otoimmün reaksiyonlar gibi istenmeyen sonuçlara yol açma potansiyeli de güvenlik endişeleri yaratmaktadır. Araştırmacılar bu zorlukların üstesinden gelmek için çalışmalara devam etmektedir.

Profesör Merbl’in ekibi, proteozomların antibakteriyel moleküllerini haritalandırmak ve ilaç geliştiricileri ile ortaklıklar kurmayı planlamaktadır. Bu araştırmalar, doğanın sunduğu potansiyeli keşfetmek ve insan bağışıklık sistemi ile senkronize çalışabilen yeni tedavi yöntemleri geliştirmek üzerine odaklanacaktır.

Bilim insanları, bağışıklık sisteminin gizli cephanesini ortaya çıkardı

Giriş Yap

gigahaber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!