Otomotiv dünyası, ikonik İtalyan markası Ferrari’nin ilk tam elektrikli aracı Elettrica’nın temel prensiplerini açıklamasıyla büyük bir değişime hazırlanıyor. Elektrikli geleceğe sadece bir taviz vermekten çok uzak olan ve önümüzdeki yıl tam olarak tanıtılması planlanan bu model, Maranello tarafından felsefesinin bir kanıtı olarak konumlandırılıyor: “Benzersiz ve eşsiz bir sürüş deneyimi sunmak için her türlü teknolojiyi kullanmak.” İlk detaylar, elektrikli performansın mevcut konvansiyonlarına meydan okumak için sıfırdan tasarlanmış, muazzam gücü dinamik bir şasi ve otantik bir akustik kimlikle harmanlayan, efsanevi tasarımcı Jony Ive’ın yaratıcı kolektifi LoveFrom ile işbirliği içinde tasarlanan bir formda sunulan makine olduğunu gösteriyor.
Mühendislik Çevikliği: Dört Motor ve Aktif Dinamik
Elektrikli araçlarda devasa beygir güçlerinin sıradan hale geldiği bir çağda, Ferrari’nin Ürün Geliştirme Direktörü Gianmaria Fulgenzi önemli bir ayrımı vurguluyor. Ferrari için, düz hat hızı sürüş keyfinden sonra ikinci planda. Elettrica’nın dört bağımsız elektrik motorundan (her bir tekerleğe bir motor ayrılmış) 1.000 beygir gücünün üzerinde enerji üreten güç aktarma sistemi, yalnızca hızlanmayı en üst düzeye çıkarmakla ilgili değil. Daha ziyade, dört motorlu mimarisi, sofistike bir tork vektörleme ve çekiş yönetimi sisteminin temelini oluşturuyor. Bu konfigürasyon, aracın elektronik sistemlerinin her bir lastiğe giden gücü titizlikle ve ayrı ayrı modüle etmesini sağlayarak, diferansiyelli geleneksel iki motorlu bir yapılandırmanın sağlayamayacağı optimum sarmalama ve yol tutuş hassasiyeti sunuyor. Ayrıca Elettrica, gelişmiş, bağımsız olarak kontrol edilen bir arka tekerlek direksiyon sistemi kullanıyor. Bu teknoloji, araca, arka tekerleklerin açısını ön tekerleklerle paralel veya ters yönde olağanüstü bir hassasiyetle ayarlama yeteneği kazandırarak, sürücüye aracın yalpalama üzerinde benzeri görülmemiş bir kontrol seviyesi sağlıyor, yol tutuşunu yönetmeye yardımcı oluyor ve hatta daha heyecan verici bir his için ustaca aşırı dönüşü de tetikliyor. Bunu tamamlayan, Purosangue SUV’de ilk kez deneyimlenen ve F80 süper otomobilde de kullanılan yeni bir aktif süspansiyon sistemidir. Bu son teknoloji sistem, geleneksel hidrolik valfleri, damperlerin içindeki elektrik motorlarıyla değiştirerek, dört köşede hem sürüş yüksekliğinin hem de sönümleme direncinin neredeyse anında ve bağımsız olarak ayarlanmasını sağlar. Ferrari CEO’su Benedetto Vigna, markanın misyonunu özetleyerek, bu ileri teknolojilerin birleşiminin, şu anda yollarda bulunan hiçbir şeye benzemeyen bir EV (elektrikli araç) sürüş hissi yaratmak için tasarlandığını belirtiyor.
Elektriğin Sesi: Devrim Niteliğinde Bir Akustik Çözüm
İçten yanmalı motorun içgüdüsel sesi, uzun zamandır Ferrari’nin gizeminin ayrılmaz bir parçasıydı ve elektrik gücüne geçiş için önemli bir zorluk oluşturuyordu. Maranello mühendisleri net bir karar verdi: “Elettrica’nın dijitalleştirilmiş, sentetik bir bilim kurgu müziği değil, benzersiz ve otantik bir akustik eşlikçisi olması gerekiyordu.” Onların çözümü, kabin hoparlörlerinden motor sesleri yaymaktan çok daha öte bir şeydi. Mühendisler, elektrikli güç aktarma organını gerçek bir müzik aleti olarak ele alan yenilikçi bir teknik tercih ettiler. Havadaki gürültüyü yakalamak için mikrofona güvenmek yerine, son derece hassas bir titreşim sensörü olan ivmeölçer, arka elektrik motorlarının kasasına titizlikle yerleştirildi. Bu sensör, dönen bileşenlerin yarattığı ince, mekanik harmonik rezonansı algılar ve bu titreşimi, hemen elektrik sinyaline dönüştürür. Bu sinyal daha sonra dijital bir amplifikatörden geçirilerek, normalde duyulmayan motorların çalışma uğultusunu, aracın dinamik durumunu doğrudan ve gerçek zamanlı olarak yansıtan, belirgin ve duyulabilir bir ses profiline dönüştürür. Bu, bir gitarın tellerinin titreşimini sese dönüştüren bir manyetik gibi çalışır. Bu yaklaşım, sesli geri bildirimin motorların hızı ve yüküyle içsel olarak bağlantılı kalmasını sağlayarak sürücüye makinenin performansı hakkında gerçekçi, simüle edilmemiş bir bağlantı sunar.
Yeni Bir Estetik Yönelim: LoveFrom'un Etkisi
Dış tasarımın ayrıntıları gizli tutulsa da, Elettrica’nın tasarım ajansı LoveFrom ile yapılan işbirliği sayesinde “Prancing Horse” için yeni bir estetik yönelim getireceği kesinleşti. Sir Jony Ive ve Marc Newson tarafından, Jony Ive’ın Apple’dan ayrılmasının ardından kurulan bu işbirliği, stüdyonun ilk kez bir otomobilin tamamını tasarlamasına işaret ediyor. Jony Ive’ın ikonik çalışmalarında minimalizm, malzeme özgünlüğü ve sade, süslemesiz formlara odaklandığı göz önüne alındığında, Elettrica’nın performans odaklı dört kapılı bir araçta nadiren görülen görsel sadelik ve zarafeti yansıtacağı yaygın olarak tahmin ediliyor. Elettrica, dört kapı ve dört koltukla geleneksel iki koltuklu bir spor otomobil değil, yüksek performanslı bir grand tourer veya crossover-SUV tipi bir araç olarak konumlandırıldığından, pratiklik tasarım özetinin kesin bir unsuru niteliğindedir. Bu konfigürasyon, aracın çift rolünü yerine getirmesini sağlar: “Sessiz, konforlu uzun mesafe sürüşü yapabilen, ancak sürücünün komutuyla dinamik sistemlerini anında sıkılaştırıp gürültülü, heyecan verici bir deneyim sunabilen bir araç.” Bu çok yönlülüğü sağlayan, başlangıçta SK On tarafından tedarik edilen NMC poşet hücreleri içeren 15 adet servis edilebilir modülden oluşan 122 kWh (brüt) batarya paketi. Bu enerji kaynağı, yaklaşık 530 km’lik bir hedef sürüş menzili sağlayarak Elettrica’yı, kullanışlılık ile tavizsiz performansı birleştiren pratik ve cazip bir uzun mesafe tur aracı haline getiriyor. Ferrari’nin ilk elektrikli aracı (EV) standart ve yeni bir modelden çok daha fazlasıdır; bu, çığır açan bir geliştirme niteliğinde olabilir. Benzeri görülmemiş bir dinamik kontrole sahip bir şasi tasarlayarak, özgün ve yeni bir elektrikli ses icat ederek ve modern çağın en etkili tasarımcılarından biriyle işbirliği yaparak, Elettrica, CEO Vigna’nın vizyonunu doğrulamaya hazır: “Ferrari, güç kaynağı ne olursa olsun, sürüş kalitesi her zaman benzersiz ve çekici bir makine olarak kalacaktır.”