Yapay zeka (AI) enerjinin obur bir tüketicisi haline geliyor ve potansiyel olarak elektrik şebekeleri üzerinde baskı oluşturabilecek bir güç talebinde artışa yol açıyor. OpenAI’ın lideri ve ChatGPT’nin arkasındaki beyin olan Sam Altman, nükleer füzyonu bu büyüyen soruna potansiyel bir cevap olarak görüyor. Referans olarak Altman, gelecekteki yapay zeka sistemlerinin muazzam güç gereksinimlerini karşılayabileceğine inandığı füzyon teknolojisine önemli yatırımlar yaptı. Altman’ın heyecanına rağmen uzmanlar, iki ya da daha fazla atomu birleştirerek daha ağır enerji açığa çıkaran bir süreç olan nükleer füzyonun ticari olarak uygulanabilir olmaktan hala çok uzak olduğu konusunda uyarıyor. Manchester Üniversitesi’nde nükleer füzyon alanında araştırma görevlisi olan Aneeqa Khan, “Güneş’in merkezindeki koşulları Dünya’da yeniden üretmenin büyük bir zorluk olduğunu” belirtti. Bu arada fisyon (kütle numarası çok büyük bir atom çekirdeğinin parçalanarak, kütle numarası küçük iki veya daha fazla çekirdeğe dönüşmesi olayı) ve yenilenebilir enerji gibi mevcut düşük karbonlu teknolojilerin kullanılmasını önerdi. Vrije Universiteit Amsterdam’dan bir veri bilimci olan Alex de Vries, yapay zeka endüstrisinin iklim eylemine yaklaşımını “hüsnükuruntu” olarak eleştirdi. Gelecekteki yenilikler üzerine bahis oynamak yerine mevcut kaynaklara ve yeteneklere odaklanılması gerektiğini savundu.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) tahminlerine göre, veri merkezleri, dijital para birimleri ve yapay zekadan kaynaklanan elektrik tüketimi iki yıl içinde iki katına çıkabilir. De Vries, yapay zeka destekli bir çevrimiçi aramanın standart bir aramadan en az on kat daha fazla enerji tüketebileceğine dikkat çekti. Houston’da düzenlenen enerji endüstrisi konferansı ‘CERAWeek by S&P Global’de, teknoloji şirketleri yapay zekanın artan güç taleplerini karşılama konusundaki endişelerini dile getirdi. Bill Gates, elektriğin bir veri merkezinin kârlılığını belirlemede kilit bir faktör olduğunu vurguladı. Eski ABD Enerji Bakanı Ernest Moniz, kamu hizmetlerinin artan talebi karşılamak için doğal gaz, kömür ve nükleer santrallere daha fazla bağımlı olmak zorunda kalabileceğini öne sürdü. Bu enerji zorluklarına rağmen, yapay zeka şirketleri, teknolojilerinin iklim krizinin ele alınmasında etkili olabileceğini savunuyor. Microsoft’tan bir sözcü, “Yapay zekanın sürdürülebilirlik çözümlerini ilerletmek için güçlü bir araç olacağını” belirtti. Şirket halihazırda hava durumunu tahmin etmek, kirliliği izlemek, ormansızlaşmayı haritalamak ve buz erimesini gözlemlemek için yapay zekadan yararlanıyor. Ayrıca, Google tarafından hazırlatılan bir rapor, yapay zekanın küresel ısınma emisyonlarının %10’una kadar azaltılmasına yardımcı olabileceğini öne sürdü. Friends of the Earth’ten Michael Khoo, enerji dağıtımı konusunda zor kararlar alınması gerektiğini vurguladı. Khoo, “Enerjiyi ilk alan sadece en zengin insanlar olamaz” diyerek bu tartışmadaki etik sonuçların altını çizdi. Bu açıklama, yapay zekanın enerji talebi artmaya devam ederken adil kaynak dağılımının önemini vurgulamakta ve yapay zekanın gelecekteki enerji tüketimi ve iklim eylemindeki rolü hakkındaki tartışmalara başka bir boyut eklemektedir.